BİLGİNİN KAYNAĞI KONUSUNDAKİ FARKLI YAKLAŞIMLARI TANIMA
1-)Rasyonalizm(Akılcılık):Akla dayanan bilginin doğru, kesin, zorunlu, genel-geçer olduğunu söyleyen akımdır. Temsilcileri Sokrates, Platon, Aristoteles, Farabi, Descartes'dir.
Temel görüşleri;
· Bilginin kaynağı akıl ve akıl yürütme yeteneğidir.
· Duyu verilerine, deneyimlere güven olmaz. Duyumların sağladığı bilgi, yanıltıcı ve görecelidir.
· Zihinde “a priori” (doğuştan-deney öncesi) bilgiler vardır.
· “Analitik önermeleri” önemserler.
· Bilim modeli matematik ve geometridir.
SOKRATES(M.Ö.470-399): Sokrates’e göre tüm bilgilerimiz doğuştan zihnimizde hazır bulunur. Sokrat tüm bilgilerimizin zihnimizde olduğunu göstermek için diyalektik yöntemini kullanır. Bu yöntemin ironi(alay) ve doğurtma olmak üzere iki aşaması vardır.
PLATON(M.Ö.427-347): Hocası Sokrat gibi bilgilerimizin doğuştan geldiğini, kaynağının akıl olduğunu söyler. Ona göre akıl ile doğru bilgiye ulaşılabilir. Bunu ‘idealar kuramı’ ile açıklar. Bu kurama göre idealar ve nesneler dünyası olmak üzere iki farklı dünya vardır. Bulunduğumuz dünya nesneler dünyasıdır. İdealar dünyasındaki varlıklar gerçektir.Nesneler dünyasındaki kopya varlıkların asılları idealar dünyasında bulunur.
ARİSTOTELES(M.Ö.384-322): Aristo hocası Platon’un iki farklı dünya görüşüne karşı çıkar. Aristo’ya göre tek bir dünya vardır. Bu dünya içinde bulunduğumuz dünyadır ve gerçektir. Aristo’ya göre bilgilerimiz doğuştan değildir. Gerçek bilgi akıl yolu ile öğrenilen bilgidir. Bunun yolu da tümdengelimdir. Aristo’ya göre akıl tek başına bilgi üretemez.
FARABİ(870-950): Aristotelesçi bir filozoftur. Bilginin kaynağını ve doğruluğun ölçütünü akılda görür. Filozofa göre insan aklı ile doğru bilgiye ulaşabilir. Bunun nedeni ise insan aklının tanrısal aklın bir parçası olan faal akıldan yaratılmış olmasıdır.
DESCARTES(1591-1650): Matematikçidir. Matematikte "Analitik Geometri"nin kurucusudur. Descartes'e göre matematiğin metodunda analiz ve sentez vardır. Bu yol, gerçeği elde etmede kullanılacak en doğru yoldur.
Descartes' göre insan zihni doğuştan gelen ideler, zihnin kendi ürettiği ideler ve dışarıdan gelen idelerden oluşur. Descartes, şüphe etmenin düşünmek olduğunu, düşünmenin de var olmak anlamına geldiğini belirterek “Düşünüyorum; o halde varım” der.
2-)Empirizm (Deneycilik): Bilginin kaynağı ve doğru bilginin ölçütü nedir? sorusuna ‘deneydir’ diyen görüştür. Empirizme göre “deneye dayanan bilgi doğru bilgidir.”
Temel görüşleri:
J.LOCKE(1632-1704): Locke’a göre bütün bilgilerimizin kaynağı (deney)dış dünyadır. İnsan zihni doğuştan boş bir levhaya(Tabula Rasa) benzer. Bu boş levha zamanla duyu organlarının sağladığı bilgilerle dolar. Locke’a göre bilgiyi meydana getiren iki deney vardır.Bunlar dış deney ve iç deneydir. Locke’a göre zihin, iç deneyden (düşünme, algılama, kuşkulanma vb.) ve dış deneyden (renkler, tatlar, büyüklük, sertlik vb.) aldığı malzemeler üzerinde çalışır, onları işler
David HUME(1711-1776): Bütün bilgilerimizin hatta insan zihnini düzenleyen bütün ilkelerinde deneyden geldiğini ileri sürer. Locke’un dış deney ve iç deney ayırımına karşı çıkar. Hume’a göre zihnimizde izlenim ve fikirler dışında hiçbir şey yoktur. Fikirlere izlenimleri düşündüğümüzde ulaşırız.Zihnin olsa olsa bu izlenim ve fikirleri birleştirme anlamında bir etkinliğinden söz etmek mümkündür.
3)Pozitivizm(Olguculuk):Temsilcisi A.COMTE’(1798-1857)dur.Pozitivizme göre doğru bilgiye olguları incelemekle ulaşabiliriz.Bu bilgi olayların özü ile ilgili değil, yasalarla ilgilidir. Comte soyut konulara karşı çıkar.
Comte’a göre insan zihni tarihsel süreç içerisinde üç aşamadan geçmiştir.(Üç Hal Yasası)
a-)Teolojik zihin aşaması:Bu dönemde doğa ve toplum olayları tanrısal güçlerle açıklanmaktadır. Ör:Gök gürültüsü tanrının insanlara kızması olarak yorumlanmıştır.
b-)Metafizik zihin aşaması:Bu dönemde doğa ve toplum olayları metafizik(soyut) güçlerle açıklanmaktadır. Örneğin toplum olayları özgürlük, eşitlik, vb. soyut kavramlarla açıklanmaya çalışılmıştır.
c-)Pozitif zihin aşaması:Doğa ve toplum olaylarının bilimsel yasalarla açıklandığı aşamadır. Ör:Düşme olgusu yerçekimi yasası ile açıklanmaktadır.Pozitif aşama insan zihninin ulaşabileceği en son ve en mükemmel aşamadır.
4)Analitik Felsefe(Dil felsefesi):Başlıca temsilcileri L.Wittgenstein(1889-1951), B.Russell (1872-1970)R.Carnap, H.Reichenbach’ (1891-1953) tır. Analitik felsefe pozitivizmin 20.y.y. da çağdaş bir görünüm almış şeklidir. Bu felsefe anlayışına göre bilime dayanan bilgi doğru bilgidir..Bir bilginin doğru olup olmadığını anlamak için de bilginin analizi gerekir.
L.Witgenstein(1889-1951): Witgenstein,dili kullanmanın ve dili anlamanın,insanları sıradan şeylerden ayıran en önemli özellik olduğunu belirtir. O’na göre dil dünyayı resmetmek suretiyle dünyayı temsil eder.Bu yüzden önermeler,olguların tasvirleri ve olguların resimleridir.Öte yandan önermeler düşüncelerin dile gelmeleridir.
Temel görüşleri;
· Bilginin kaynağı akıl ve akıl yürütme yeteneğidir.
· Duyu verilerine, deneyimlere güven olmaz. Duyumların sağladığı bilgi, yanıltıcı ve görecelidir.
· Zihinde “a priori” (doğuştan-deney öncesi) bilgiler vardır.
· “Analitik önermeleri” önemserler.
· Bilim modeli matematik ve geometridir.
SOKRATES(M.Ö.470-399): Sokrates’e göre tüm bilgilerimiz doğuştan zihnimizde hazır bulunur. Sokrat tüm bilgilerimizin zihnimizde olduğunu göstermek için diyalektik yöntemini kullanır. Bu yöntemin ironi(alay) ve doğurtma olmak üzere iki aşaması vardır.
PLATON(M.Ö.427-347): Hocası Sokrat gibi bilgilerimizin doğuştan geldiğini, kaynağının akıl olduğunu söyler. Ona göre akıl ile doğru bilgiye ulaşılabilir. Bunu ‘idealar kuramı’ ile açıklar. Bu kurama göre idealar ve nesneler dünyası olmak üzere iki farklı dünya vardır. Bulunduğumuz dünya nesneler dünyasıdır. İdealar dünyasındaki varlıklar gerçektir.Nesneler dünyasındaki kopya varlıkların asılları idealar dünyasında bulunur.
ARİSTOTELES(M.Ö.384-322): Aristo hocası Platon’un iki farklı dünya görüşüne karşı çıkar. Aristo’ya göre tek bir dünya vardır. Bu dünya içinde bulunduğumuz dünyadır ve gerçektir. Aristo’ya göre bilgilerimiz doğuştan değildir. Gerçek bilgi akıl yolu ile öğrenilen bilgidir. Bunun yolu da tümdengelimdir. Aristo’ya göre akıl tek başına bilgi üretemez.
FARABİ(870-950): Aristotelesçi bir filozoftur. Bilginin kaynağını ve doğruluğun ölçütünü akılda görür. Filozofa göre insan aklı ile doğru bilgiye ulaşabilir. Bunun nedeni ise insan aklının tanrısal aklın bir parçası olan faal akıldan yaratılmış olmasıdır.
DESCARTES(1591-1650): Matematikçidir. Matematikte "Analitik Geometri"nin kurucusudur. Descartes'e göre matematiğin metodunda analiz ve sentez vardır. Bu yol, gerçeği elde etmede kullanılacak en doğru yoldur.
Descartes' göre insan zihni doğuştan gelen ideler, zihnin kendi ürettiği ideler ve dışarıdan gelen idelerden oluşur. Descartes, şüphe etmenin düşünmek olduğunu, düşünmenin de var olmak anlamına geldiğini belirterek “Düşünüyorum; o halde varım” der.
2-)Empirizm (Deneycilik): Bilginin kaynağı ve doğru bilginin ölçütü nedir? sorusuna ‘deneydir’ diyen görüştür. Empirizme göre “deneye dayanan bilgi doğru bilgidir.”
Temel görüşleri:
- İnsan zihninde doğuştan (a priori) hiçbir bilgi yoktur. Zihnimizde varolan her şey duyular ve deneyimlerle sonradan kazanılmıştır. Bu bilgiler “a posteriori” dir.
- Zihin boş bir defterdir. Deneyimlerle, izlenimlerle dolar.
- Akıl duyusal izlenimlere dayanarak kavramlara ve karmaşık fikirlere ulaşır.
- “Sentetik önermeleri” önemserler.
- Yöntem tümevarım, teknikler deney ve gözlemdir.
- Empirizmin en önemli temsilcileri J.LOCKE, D.HUME, BERKELEY’dir.
J.LOCKE(1632-1704): Locke’a göre bütün bilgilerimizin kaynağı (deney)dış dünyadır. İnsan zihni doğuştan boş bir levhaya(Tabula Rasa) benzer. Bu boş levha zamanla duyu organlarının sağladığı bilgilerle dolar. Locke’a göre bilgiyi meydana getiren iki deney vardır.Bunlar dış deney ve iç deneydir. Locke’a göre zihin, iç deneyden (düşünme, algılama, kuşkulanma vb.) ve dış deneyden (renkler, tatlar, büyüklük, sertlik vb.) aldığı malzemeler üzerinde çalışır, onları işler
David HUME(1711-1776): Bütün bilgilerimizin hatta insan zihnini düzenleyen bütün ilkelerinde deneyden geldiğini ileri sürer. Locke’un dış deney ve iç deney ayırımına karşı çıkar. Hume’a göre zihnimizde izlenim ve fikirler dışında hiçbir şey yoktur. Fikirlere izlenimleri düşündüğümüzde ulaşırız.Zihnin olsa olsa bu izlenim ve fikirleri birleştirme anlamında bir etkinliğinden söz etmek mümkündür.
3)Pozitivizm(Olguculuk):Temsilcisi A.COMTE’(1798-1857)dur.Pozitivizme göre doğru bilgiye olguları incelemekle ulaşabiliriz.Bu bilgi olayların özü ile ilgili değil, yasalarla ilgilidir. Comte soyut konulara karşı çıkar.
Comte’a göre insan zihni tarihsel süreç içerisinde üç aşamadan geçmiştir.(Üç Hal Yasası)
a-)Teolojik zihin aşaması:Bu dönemde doğa ve toplum olayları tanrısal güçlerle açıklanmaktadır. Ör:Gök gürültüsü tanrının insanlara kızması olarak yorumlanmıştır.
b-)Metafizik zihin aşaması:Bu dönemde doğa ve toplum olayları metafizik(soyut) güçlerle açıklanmaktadır. Örneğin toplum olayları özgürlük, eşitlik, vb. soyut kavramlarla açıklanmaya çalışılmıştır.
c-)Pozitif zihin aşaması:Doğa ve toplum olaylarının bilimsel yasalarla açıklandığı aşamadır. Ör:Düşme olgusu yerçekimi yasası ile açıklanmaktadır.Pozitif aşama insan zihninin ulaşabileceği en son ve en mükemmel aşamadır.
4)Analitik Felsefe(Dil felsefesi):Başlıca temsilcileri L.Wittgenstein(1889-1951), B.Russell (1872-1970)R.Carnap, H.Reichenbach’ (1891-1953) tır. Analitik felsefe pozitivizmin 20.y.y. da çağdaş bir görünüm almış şeklidir. Bu felsefe anlayışına göre bilime dayanan bilgi doğru bilgidir..Bir bilginin doğru olup olmadığını anlamak için de bilginin analizi gerekir.
L.Witgenstein(1889-1951): Witgenstein,dili kullanmanın ve dili anlamanın,insanları sıradan şeylerden ayıran en önemli özellik olduğunu belirtir. O’na göre dil dünyayı resmetmek suretiyle dünyayı temsil eder.Bu yüzden önermeler,olguların tasvirleri ve olguların resimleridir.Öte yandan önermeler düşüncelerin dile gelmeleridir.